Meme kanseri psikolojisi

Geçmişe yönelik anılarımla baş başa kalınca biraz da bu hastalığı ben istemiştim ve belki de ben onu çağırmıştım diye düşünüyorum bazen. Çünkü çok kötü geçen bir evliliğim vardı. Beni sürekli aşağılayan yaptığım her şeye eleştiren boyumun kısalığını çirkin olduğumu her zaman yüzüme vuran, devamlı azarlayan bir eşim vardı. Bu durum beni inanılmaz yaralıyordu ve hiçbir şey yapmıyordum. Kendimi kanıtlamak için elimden gelenin üstünde çaba sarf ediyordum. Mükemmel bir anne, becerikli bir ev kadını, iyi bir eş ve de iyi bir öğretmen olmak için çok çalışıyordum. Belki bunları yaparsam beni aşağılamaktan azarlamaktan zaman zaman da olsa şiddet uygulamaktan vazgeçer diye düşünüyordum. Ama bütün çabalarım boşa gidiyordu. Davranışlarında en küçük bir değişim olmuyordu. O kadar çaresiz o kadar zavallıydım ki hiç kimseye bir şey anlatmıyor, acımı içimde yaşıyordum. Bu acı ve sıkıntı içimde gittikçe büyüyor beni ele geçiriyordu.

Evliliğimin üçüncü ayında hamileydim. Bu benim için inanılmaz bir olaydı 33 yaşında ve hamileyim. Sözcüklerin ifade edilemeyeceği kadar mutluydum. Kendimi olağanüstü bir insan olarak görmeye başlamıştım. Hamileliğimi doya doya sindire sindire yaşamak istiyordum çünkü ben çocuk gelişimi eğitimi almıştım. Anne karnında bir çocuğun her şeyi hissettiğini biliyordum. Onun için mükemmel olduğu kadarıyla güzel bir hamilelik yaşamak için kendimi zorluyordum. Ama ne yazık ki tüm bu çabalarım keyfim kısa sürdü, acı ve ekşi yedikçe eşim bir kız doğuracağımı anladı ve sıkıntılar başladı. Resmen bana manevi baskı yapmaya başladı. Gerizekalı, embesil, zaten başka bir şey doğurman beklenemezdi vs. bebekle ilgili her talebimde hakaretlerinin boyutu değişiyordu. “Az gelişmiş, geri bıraktırılmış, sen kimsin ki sanki bir oğlan doğruyor da benden bir şeyler istiyor.”

Dokuz aylık hamileliğimin yedi ayını ağlayarak geçirdim, bütün kaygım korkum doğacak kızımın bundan etkilenmiş olarak doğmasıydı. Şükürler olsun ki çok sağlıklı bir kızım oldu ama bizim sıkıntılarımız hiç azalmadı, problemlerimizin boyutu da değişti zaman zaman hissettiğim yasak ilişkisine dair konuşmalarımızı inkar eden eşim, artık aleni bir şekilde bazı davranışlarını gözüme soka soka yapmaya başladı. O eve gittiğini saklamamaya başladı. Örneğin yatakta uyurken birlikte olduğu kadının adını sayıklıyordu. Onu uyandırıp da söylediklerini tekrar ettiğimde kızımla beni yatak odasından kovuyordu, soğuk salonda uyumaktansa artık bazı şeyleri duymamazlığa gelmeye başlamıştım. Bazen bana o isimle hitap edip masada bir şey istiyordu. Yüzüne ters bakınca küfürler savuruyordu. Artık alışmıştım yapacak bir şey yoktu. Kendimi evime ve kızıma adadım. Onunla hiçbir şey konuşmuyor ve paylaşmıyordum. Sarhoş geldiği bir gece benimle zorla birlikte oldu.

Ne yazık ki yine hamile kalmıştım. Bu kez kararlıydım bu çocuk asla doğmamalıydı. Mutlaka aldırmalıydım. Ablamla telefonla konuşurken kapıyı dinlemiş ve hamile olduğumu anladı. O gece çok konuştuk bu evliliğin yürümeyeceğini anlatmaya çalıştım. Ciddi tartışma ve kavgalar yaşadık. Türlü şaklabanlıklar yaptı ayaklarıma kapandı yanlış yaptığını bir daha bana böyle şeyler yapmayacağını söyledi benden özür diledi ve beni inandırdı çocuklara olan düşkünlüğüm yelkenleri suya indirmeme sebep olmuştu hamileliğim iyi gidiyordu 5. Aydan sonra erkek olduğunu öğrendi. Herkese hava atıyordu oğlum olacak diye ve bu arada kızıma da tapıyordu. “Yeryüzünde sevdiğim tek canlı yaratık” diyordu kızım için hamileliğim boyunca bana yaşattıklarını unutmuştu oğlum doğduğu zaman çok sevinmiştim işte en büyük servetim diyordum: kızım ve oğlum…
Yaşama sevincim, her şeyimdi onlar. Hayal kurmaya başlamıştım iki sağlıklı çocuktan sonra eşimin çok değişeceğini sanıyordum. Ama nerede? Daha agresif daha katlanılmaz oldu. Küçücük bir evde oturuyorduk. En üst katta buz gibi odalar, tavanı akan bir ev. Başka bir eve çıkmak talebimde kıyametler koparıyordu.

Mutsuzluk, aşırı yorgunluk 22 ay arayla iki doğum ve çalışma hayatı beni iyice yıprattı. Ta ki okulda bayılana kadar!
Doktor sordu “Sen ne zaman mamografi çektirdin?” Hiç çektirmedim dedim, çünkü; kızımı ve oğlumu aralıksız dokuzar ay emzirmiştim. Göğsümle ilgili de hiçbir şikayetim olmamıştı ve göğsümde elime gelen hiçbir şey yoktu. Ultrasona bakan doktor koltuk altınızda bir kitle görüyorum bu önemli olabilir sizi bir cerrah görmeli dedi ve hemen beni cerraha gönderdi. Cerrah baktı “Bunu almadan hiçbir şey diyemeyiz, bunu alalım patolojiye gönderelim dedi.” Üç gün sonra güle oynaya bütün ailem de yanımda lokal anestezi ile ameliyata alındım. 
Gayet iyiyim eve gittik. Aradan bir hafta geçti, patoloji sonucunu alacağız. Kapı çalındı kapıyı açtım. Karşımda gözleri kan çanağı olmuş bir adam. Onun çok iyi bir aktör olduğunu biliyorum ağlayarak boynuma sarıldı. Ben sana bir şey yapmadım altı yıllık evliliğim boyunca bana sarılmayan adam bana dokunmayan benimle öpüşmeyen adam ağlıyor ve ben sana bir şey yapmadım diyor. Zarfı elinden aldım, sonucu okudum. Soğukkanlılığımı yitirmeden ablamlara döndüm sakin olun yapacak bir şey yok KANSER dedim. Patoloji raporunu aldım tekrar okumaya başladım. Sağ aksilerde kitle Adenom, Carsinom ikinci evre metastaz. Tanrım niye ben? Kime ne yaptım? Kimi kırdım? Bu yaşa kadar hiç kimseyle kavga etmedim. Küs olduğum hiç kimse yok! Kimsenin ahını da almadım. Ne yaptım da bana bu cezayı verdin? Ben bunları hak etmedim!
Kızım yeni doğduğunda ona söz vermiştim. Kendime çok iyi bakacaktım. Benim kaderimi kızıma yaşatmayacaktım o annesiyle büyüyecekti. Eyvah, ne olacak şimdi? Kızıma ve oğluma verdiğim sözü tutamamıştım. Onlar daha çok küçük. Bana ihtiyaçları var. Onlara söz verdim. Onları ben doğurdum, bu kötülüğü onlara yapamam. Kendine gel N. pes etmek yok, ağlayıp sızlanmak yok, havlu atmak hiç yok kızının ve oğlunun geleceği söz konusu. Onlara bu kötülüğü yapamazsın.

Garabet istediğini elde etti, yapması gerekeni yaptı. Bana aciz, aşağılık, hakaretlerine bir de hastasın kelimelerini ekledi tam da istediği olmuştu. Evlenirken düşündüğü tek şey “Bu kadın bana iyi çocuk doğurur”, ben de doğurmuştum işte. Bundan sonra bana ihtiyacı yok, nasıl olsa çocuklar bir şekilde büyüyecek. Öyle yağma yok Garabet bey, sana bu zevki tattırmayacağım, beklediğin, umduğun zavallı N.’yi göremeyeceksin artık. Sana bu zevki tattırmayacağım. Asıl savaşım şimdi başlıyor. Beni fazla hafife aldın.
Ruhumu besleyen, destekleyen, sevdiklerim beni yaşama bağlamışlardı. Sevilmek ve bunu bilmek benim kanserle mücadelemde en önemli hedefim oldu. Bu hedefe de başarıyla ulaştığımı düşünüyorum. Tüm sevdiklerime teşekkür ediyorum. Oğlumu ve kızımı seviyorum. Yıl 2002 aradan sekiz yıl geçti çok iyiyim, sağlıklıyım, daha nice sekiz yıllara diyorum.


Kaynak: Meme Kanseriyle Mücadelede Harekete Geçiren Hikayeler, s. 131-141

 

İlgili diğer makaleler: